Sağlık alanında tıp heyetinin ve diğer sağlık personelinin sorunları
İstanbul Gelişim Üniversitesi (İGÜ), Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu (SHMYO), Sağlık Kurumları İşletmeciliği Program Başkanı Öğr. Gör. Ebru Cengiz, sağlık alanında tıp heyetinin ve diğer sağlık personelinin sorunları hakkında konuştu.
DSÖ sağlık çalışanlarını 29 meslekte sınıflandırmaktadır:
• Doktorlar
• Hemşirelik personeli (hemşire, ebe, sağlık memuru)
• Diş hekimliği çalışanları (dişhekimi, teknisyen, …)
• Eczacılık çalışanları (eczacı, kalfa, …)
• Laboratuvar çalışanları (kimyager, biyolog, fizik mühendisi, ...)
• Çevre ve halk sağlığı çalışanları
• Geleneksel sağlık elemanları
• Diğer profesyonel sağlık çalışanları (psikolog, diyetisyen, …)
• Yönetim ve destek hizmetleri (müdür, memur, sekreter, ...)
Genel olarak sağlık çalışanları olarak adlandırabileceğimiz bu personellerin bazı sorunları söz konusudur. Bu sorunlara aşağıda kısaca yer verilmiştir.
Çalışma Süreleri
Türkiye’nin tam üyelik müzakerelerini sürdürdüğü Avrupa Birliği’nin (AB), çalışanların çalışma sürelerinin düzenlenmesinde asgari sağlık ve güvenlik gereksinimlerini belirlemeyi amaçlayan Avrupa Çalışma Süresi Direktifi (AÇSD) çalışma hukukunu yakından ilgilendiren bir mevzuattır. Bu anlamda bakıldığında, AB’de haftalık çalışma süresi fazla mesai de dahil olmak üzere maksimum 48 saati geçmemektedir. Türkiye’de ise bu süre 2368 sayılı Sağlık Personelinin Tazminat ve Çalışma Esaslarına Dair Kanunda 45 saat olarak yer almasına karşın bu süreye fazla çalışma süresi dahil değildir. Dolayısıyla fazla çalışma sürelerini ve de diğer süreleri de dahil ettiğimizde Türkiye’de haftalık çalışma süresi çok daha fazla olmaktadır. Bu da iş yükünün ne kadar fazla ve yıpratıcı olduğunu göz önüne sermektedir.
İş Yükü
Gerek global ölçekte ve gerekse de Türkiye’de sağlık çalışanlarının ulusal düzeyde iş yüklerinin hareket ve zaman etütlerine dayalı olarak ortaya konulmasına ilişkin kapsamlı araştırmalar henüz bulunmamaktadır. Dolayısıyla bu çerçevede Türkiye sağlık çalışanları ile başka ülke sağlık çalışanlarının iş yüklerini karşılaştırmalı olarak ortaya koyma olanağı bulunmamaktadır. Ancak Türkiye’nin nüfus ve sağlık göstergelerine ve dinamiklerine bakarak bir tespit yapmak mümkündür. Bu anlamda değerlendirildiğinde Türkiye nüfusunun giderek yaşlanma eğilimi gösterdiğini, bu eğilim sonucu sağlık hizmetleri ihtiyacının giderek artış eğilimi göstereceği ve bu bağlamda sağlık çalışanlarımızın iş yüklerinin artacağı belirtilebilir.
Ücretler
Aşağıdaki linkte bazı ülkelerdeki ortalama hemşire ve genel pratisyen maaşları verilmektedir. Kuzey ve Batı Avrupa ülkelerinde çalışan hemşireler oldukça yüksek maaş alırken, AB’ye yeni katılan Bulgaristan, Letonya, Litvanya gibi ülkelerde ise oldukça düşük düzeydedir. Türkiye’de çalışan hemşireler ve genel pratisyenler ise genellikle başka ülkelerdeki meslektaşlarından daha az maaş almaktadırlar.
En fazla meslek grubunu içeren hastaneler, en komplike fabrikalardan, madenlerden daha fazla risk çeşitliliğini barındırmaktadır. Sağlık çalışanlarının riskleri, İş Sağlığı biliminin kurucularından olan Dr. Ramazzini ile gündeme gelmiş, önceleri ebeler, hemşireler ve sağaltım işi yapanların hastalıklarına değinilmiştir. Daha sonra veba, tifüs, tüberküloz; 20. yüzyıl başlarında röntgen ışınları ve kimyasal maddelerin daha sık kullanılmasına bağlı riskler; geçtiğimiz yüzyılın sonuna doğru biyolojik etmenlerin görece kontrolü ile iğne batması, düşmeler, elektromanyetik alanlar ve yeni(den) görülen SARS, KKKA, Ebola vb. hastalıklar risk etmeni olmuştur. Günümüzde sayılan etkenlerin bir bölümü halen etkili olsa da, zorlayıcı çalışma ortamları ve istihdam biçimleri, iş yoğunluğu, vardiyalı çalışma, uzun süreli çalışmadan kaynaklanan iş doyumu yetersizliği, tükenmişlik gibi sorunlar giderek daha fazla sağlık çalışanını etkilemektedir.