31 Mayıs 2021 Pazartesi
Doç. Dr. Ovalıoğlu ile Röportaj
İstanbul Gelişim Üniversitesi, Öğr. Gör. Ebru Cengiz, Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Sağlık Bilimleri Üniversitesi Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Doç. Dr. Ayşegül Özdemir Ovalıoğlu ile röportaj gerçekleştirdi.
Öncelikle kendinizi bize tanıtır mısınız?
Beyin ve sinir cerrahisi alanında 20 yıldır çalışmaktayım, 2012-2014 yılları arasında Harvard Tıp Okulu, Brigham and Women’s Hospital, Nöroşirürji Departmanında beyin tümörü ve epilepsi hastalarının cerrahi beyin haritalama yöntemleri ve tedavileri konusunda klinik araştırmalar yaptım. Beyindeki lezyonların hastaya zarar vermeden en güvenli şekilde tamamen çıkarılabilmesine yönelik Harvard’daki bu çalışmalarım Türk Nöroşirürji Derneği ve Tübitak tarafından ödüllendirilerek desteklendi. Halen Sağlık Bilimleri Üniversitesi bünyesinde bulunan bir eğitim ve araştırma hastanesinde ameliyatlarıma devam ediyorum.
Tıptaki en zor branşlardan birini seçerek akademik kariyer yapmak ve üstelik bunu bir kadın olarak yapabilmek çok önemli bir başarıdır. Neden böyle bir yolu seçtiğinizi açıklar mısınız?
Dahası ikiz annesiyim! Elbette son derece zor bir mesleği devam ettiriyorum ancak sadece meslekte değil hayatın her kısmında çeşitli zorluklar var. Tıp fakültesine girdiğim andan itibaren cerrah olmak istiyordum ancak beyin cerrahisinde neler yapılabildiğini gördükçe, öğrendikçe merakım ve hayranlığım beni bu branşı seçmeye yönlendirdi.
Ülkemizde toplam nöroşirürji uzmanlarının %5-6 kadarı kadındır. Kadın doktorlar, bölüm seçiminde hamilelik, doğum, çocuk yetiştirme, ailevi sorumluluklar, uygunsuz aşırı çalışma saatleri ve ayrımcılık gibi konuları da göz önünde bulundurduklarından, beyin cerrahisini seçen kadınların oranı halen çok düşüktür. Akademik kariyer yapan veya yönetici pozisyonunda bulunan kadın nöroşirürjiyen sayısı ise tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de yok denecek kadar az sayıdadır. Başarılı ve hevesli kadın tıp öğrencilerinin alanımıza kazandırılması için akademik kariyer yapmak isteyen kadınların desteklenerek rol modellerin artırılması gerektiğini düşünüyorum.
Son teknolojik gelişmelerle beraber beyin tümörlerinin tedavisindeki başarı oranları hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Beyin tümörlerini iyi huylu ve kötü huylu olmak üzere iki gruba ayırabiliriz. İyi huylu tümörler tamamen çıkarıldıklarında nüks etmezler. Kötü huylu tümörler yani kanser hücreleri içeren grup ise derecesine bağlı olarak tamamen çıkarılsalar bile nüks edebilirler. Ancak yapılan tüm çalışmalar göstermiştir ki tümör kötü huylu dahi olsa hastada tedavi başarısını sağlayan en önemli faktör, kitlenin tamamının hastaya zarar vermeden çıkarılmasıdır. Tümörün beyinde nerede yerleştiği ve ne kadar büyük olduğu da önemlidir. Örneğin; konuşma merkezi çevresinde yerleşen, kol-bacak hareketinden sorumlu beyin bölgesinde bulunan, ana beyin damarlarından birine yapışık veya beyindeki solunum merkezine yakın yerleşen tümörler için özel bilgi ve tecrübenin yanında mevcut teknolojilerin de yardımıyla tedavi başarıları günümüzde giderek artmaktadır.
Beyin tümörlerinin cerrahi planlamasında kullandığınız beyin haritalama konusundan bahseder misiniz?
Cerrahi stratejiyi belirlemek için, hastanın fonksiyon gören beyin merkezlerine zarar vermeden tümörünün çıkarılması amacıyla beyin haritalama yöntemlerine başvurmak gerekebilmektedir. Ameliyat öncesinde, manyetik rezonans (MR) görüntüleme tiplerinden (fonksiyonel MR, difüzyon tensör görüntüleme, traktografi, magnetoensefalografi) bazıları kullanarak hastanın ilgili beyin merkezleri ve yolakları tespit edilebilir. Gerekiyorsa hasta uyanık ameliyat edilerek ameliyat esnasında beyin yüzeyindeki merkezlere dışarıdan uyarı verilip fonksiyonel haritalama yapılabilir. Ameliyathanede cerrahi sırasında ultrason ve MR kullanımı da kolaylık sağlamaktadır.
Bir yılı aşkın süredir içinde bulunduğumuz Covid-19 pandemi süreci çalışma düzeninizi nasıl etkiledi?
Tüm dünyayı etkileyen ve insanlık tarihinde çok sık rastlanmayan pandemi dönemleri, hayatın olağan akışını değiştirdiği gibi tüm alanlardaki çalışmaları da doğal seyrinin dışına itti. Bu olağan dışı mücadele sürecinde, herkesin bildiği üzere sağlık çalışanları savaşın en ön cephesinde yer aldılar ve ne yazık ki iniş ve çıkışlarla mücadeleye halen devam etmekteler. Biz de bu ordunun bir ferdi olarak kendi branşımız içerisinde, süregelen klinik çalışmalarımızda zorunlu olarak bazı farklı uygulamaları hayata geçirmek durumunda kaldık. Son derece yıkıcı ve yorucu olan bu süreçte, hastanelerin hemen tüm kliniklerinin pandemi yatağı olarak kullanılmaya başladığı dönemlerde öncelik olarak, acil müdahale gerektiren beyin cerrahi hastalarının tanı ve tedaviye ulaşabilme imkanlarını sağlamayı amaçladık. Beyin tümörleri, beyin kanamaları, kafa ve omurga travmaları vb. acil vakaları kabul edebilecek şekilde yatak, ameliyathane ve yoğun bakım düzenlemelerine gidildi. Hem hastayı hem de cerrahi ekibi koruyacak tedbirler alındı.