Uyarabilir bağışık etkileri olan B hücreleri, antikor üretimi yoluyla T hücreleri ile TCR reseptörü vasatlığıyla doğrudan etkileşime girer. Tümör hücreleri üzerindeki yüzey proteinlere bağlanan antikorlar kompleman aktivasyonu yoluyla hedef arasında köprü kurarak, kanser hücrelerini öldürür.
ADCC (Antikor-Bağımlı Hücre Aracılı Sitotoksisite) olarak bilinen bu süreçte bağışıklık elemanlarının üzerindeki antikorun Fab bölgesiyle tümör antijen proteinlere ve Fc tarafından hücreye bağlanıp ve aynı zamanda T sitotoksik hücrelerin reseptörlerine (TCR’a) de bağlanıyor ve bu durumda kanser hücresi T-sitotoksik hücreler tarafından öldürülüyor. Aynı zamanda kanser hücresi normalde Fas-Fas L bağlantısı durumunda apoptoz’a (programlı hücre ölümüne) maruz kalabilir. Antikor sitotoksisite için oldukça etkili ve tümör bağışıklığında hümoral yanıt önemlidir, ancak antikor yanıtları in-vivo ve in-vitro da antitümör immünitesinde kritik rol oynadığına dair ikna edici kanıtlar zayiftir.
Tümör immünisitesinde çok önemli olan hücreler:
1. Dendritik Hücreler
2. T Lenfositleri
3. NK Hücreleri
4. Düzenleyici T Hücreleri
Dendritik Hücreler:
Dendritik hücreleri, doğuştan gelen bağışıklık tepkisi sırasında aktif olan ve özelleşmiş adaptif bağışıklık sisteminin efektör hücrelerine (antijene özgü CD4 ve CD8 T hücrelerine) antijeni alıp sunmak için donanımlı olan, profesyonel APC hücrelerdir. Dendritik hücreleri, antijen sunmak için uzanan psödopodları (dendritleri) nedeniyle adlandırılmışlar. Bir antitümör tepkisini indüklemesi için, antijen doğrudan T hücrelerine sunan tümör hücreleri tarafından meydana gelebilir, ancak in-vivo da tümöre özgü T hücreleri aktivasyonu için daha yaygın ve sağlam bir yolun çapraz sunum olduğu düşünülmektedir. Bu süreç içerisinde nekrotik veya apoptotik ölümü gerçekleşmiş olan tümör hücrelerinden salınan antijenleri dendritik hücreleri tarafından alınır ve parçalanır ve daha sonra uygun koşullar altında T hücrelerine sunulur.
T Lenfositleri:
T hücreleri iki önemli gruptan oluşmaktadır:
-
Helper T (CD4+)
-
Sitotoksik T (CD8+)
Helper (Yardımcı) T hücreleri, MHCII bağlantısında antijeni tanır ve farklı özellikleri (sitokin ve reseptör profilleri) temelinde TH1 ve TH2 alt gruplarına ayrılır. TH1 CD4+ hücreleri IL-2 ve interferon-γ üretir, IL-12 ve IL-18 reseptörlerini eksprese eder ve T hücreleri düzenler. TH2 hücreleri IL-13, IL-14 ve IL-15 üretir ve B hücreleri bağışıklığını düzenler. Bu durumda TH1 tipi bir yanıt, T hücrelerini harekete geçirmesi için antitümör immünitesinde faydalı yanıt olabilir.
Sitotoksik CD8+ T hücreleri, MHCI bağlantısında antijeni tanır ve hedef hücrenin memberanında delikler açarak, enzimatik paketlerin (granzim A ve B) girişini kolaylaştırır ve membrana perforin ve toksik granülleri serbest bırakır ve doğrudan hücre öldürmeye aracılık eder.
T hücresi peptitleri yanlızca MHC kompleksi bağlantısını tanır, bu nedenle antijen sunan hücrelerin herhangi bir bileşenini etkileyen bir mutasyon, spesifik T hücreleri tanımayı ve tümör hücrelerini öldürmesini iptal edebilir.
Her ne kadar sitotoksik T hücreleri (CTL) çoğu çalışmada görüldüğü gibi büyük role sahip olsa da, tümör hücrelerini yok etmek için etkin bir antitümör bağışıklık tepkisinin indüklemesi ve bu tepkinin sürdürülmesi için yardımcı CD4 T hücrelerin hayati rolü da göz ardı edilmemelidir. Tümör antijenine özgü yanıtlar CD4 Thücreleri için tanımlanmıştır, ancak CTL hücrelerinin tümöre yanıt vermesi için CD4 T hücrelerinin varlığı ve koordine şekilde çalışmaları gerekmektedir.
NK Hücreleri:
NK (Natural Killer) hücreleri doğal öldürücü hücreler ve inflamatuar ortamın tepkisi sırasında aktif olur. NK hücrelerin aktivitesi antijene özgü değildir ve TCR eksprese etmezler, ancak hücrelerin yüzeyinde ifade edilen Killer Aktive Edici Reseptörler (KAR’lar) yoluyla tümör hücrelerinde aşırı ifade edilen MICA ve MICB gibi tümörden türeyen ligandlarla etkileşimi tümör hücreleri gibi stresli ve enfekte hücrelerde NK aktivasyonuna yol açar ve tümörü öldürür. NK tipi hücrelerin in-vivo da artışı ve aynı zamanda yüksek doz IL-2 tedavisinin, metastatik melanoma ve böbrek kanserinin tedavisinde klinik etkiler gösterdiği önemli mekanizmalardan biri olduğu bilinmektedir.
Düzenleyici T Hücreleri:
Düzenleyici T hücreler (Treg’ler) iki alt küme olup ve doğal olarak oluşan T düzenleyici hücreler, vücudun % 5-10’unu temsil eder. Otoimmün ve antitümör yanıtlarını kontrol eden düzenleyici etkiye sahip bu hücreler 1975 yıllarında tanımlanmıştır ancak onların varlığına dair ikna edici kanıtlar bulmak aynı yıllarda zor olmuştur. Daha sonra CD4+ ve CD25+ popülasyonu immünosupresif fonksyona sahip T hücreleri tanımlanmıştır ve düzenleyici T hücrelerin rolünü anlamaya yol açmıştır. Günümüzde bu hücrelerin otoimmün hastalıklarda ve antitümör aktivitelerinde son derece önemli oldukları bilinmektedir.
Hazırlayan