Aşı geliştirme süreci zorlu ve uzun bir süreç olmasına karşın Covid-19 salgını ile mücadele etmek amacıyla çok kısa sürede geliştirilip kullanılmaya başlanan aşılar, beraberinde soru işaretlerini de getirdi. Uzun vadeli sonuçları hala bilinmemekle beraber şimdiye kadarki yüksek korunma ve ölüm oranlarındaki düşüş; salgının seyrinin değişmesi açısından umut vadediyor.
Peki, kısaca aşı nedir?
Patojen mikroorganizmalar, vücudumuza girdiğinde yabancı partikül olarak belirlenip bir bağışık yanıt oluşturur. Bağışık yanıtın en temelde amacı bu yabancı gördüğü partikülleri yok etmektir. Yabancı maddeler (antijen) bağışıklık sistemini uyarır ve bunlara spesifik, yok edilmelerine yardım eden antikorlar oluşur. Aşılardaki ortak mantık da patojen mikroorganizma ile karşılaşmadan önce vücuda bu mikroorganizmayı tanıtmak, vücutta bağışık yanıtı oluşturmak ve olası bir karşılaşmada vücutta savunma sistemini hazır tutarak enfeksiyon riskini azaltmaktır.
Şu an kullanımda olan aşıları inceleyecek olursak;
-
Sinovac Aşısı; İnaktif aşıdır. Yani virüs partiküllerinin hastalık yapıcı özellikleri ortadan kaldırılmıştır. Bu şekilde vücuda verildiğinde normal virüsün vücutta oluşturduğu bağışık yanıtı oluşturmakta ancak hastalık tablosu gerçekleştirmeyip vücutta virüsün çoğalması olmamaktadır. Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı verilerine göre faz III çalışması sonuçları aşının etkinliğini %91,25 olarak tespit etmiştir.
-
Sputnik V ve AstraZeneca Aşıları; Viral vektör aşıları. Vektör, istenen materyalin vücut içine sokulmasına yarayan aracı virüse verilen isimdir. Moleküler yöntemler kullanılarak SARS-Cov-2 virüsünün genetik materyalinin S proteini ile ilgili kısmı, hastalık yapma potansiyeli ortadan kaldırılmış başka bir virüse (adenovirus) nakledilir. Bu vektör virüs, vücuda girdiğinde belli hücrelerde S proteini üretmeye başlar. Böylece bağışıklık sistemi tetiklenir ve bu S proteinine karşı antikorlar üretilmeye başlanır.
-
Biontech/Pfizer ve Moderna Aşıları; mRNA aşıları. İlk defa covid-19 salgını ile kullanılan mRNA aşı teknolojisi aslında uzun bir süredir çeşitli hastalıklar için araştırılmaktaydı. mRNA genel anlamda DNA’dan protein sentezi için gerekli bilgileri alır, ribozoma (protein sentezi organeli) iletir. Yani mRNA’da protein olacak kod saklıdır. mRNA aşılarında, bu saklı olan kod SARS-Cov 19’un S proteinlerinin kodudur. Bu koda sahip mRNA, bir yağ damlacığı içine hapsedilir, bu şekilde hücre içine girmesi kolaylaştırılmış olur. Hücrenin ribozomunda mRNA okunur ve S proteinleri sentezlenir böylece bağışıklık sistemi uyarılır.
-
mRNA ve viral vektör aşıları sonucu oluşan S proteinleri, virüse adını veren taç şeklinde dizilmiş proteinlerdir. Bu proteinlerin vücut hücrelerinde üretilmesi herhangi bir enfeksiyona neden olmaz, tek başına hastalık yapıcı bir etkileri yoktur sadece kendilerine karşı antikor oluşumunu sağlarlar.
Kullanımda olan bu aşıların açıklanan etkinlik sonuçları %50 ve üstü koruyuculuk ile umut verici olsa da koruyuculuklarının tam olarak ne kadar süre olacağı konusunda henüz net bir bilgi bulunmamaktadır. Aşılar ile oluşturulan bağışık yanıtın gücü her kişide aynı olması beklenemez çünkü bağışıklık sistemi, yaş, psikoloji, altta yatan başka hastalıklar gibi birçok faktörden etkilenen kompleks bir sistemdir.
Aşılardan beklenen etkinin maksimum olması için 2 dozun da olunması gerekiyor. İlk dozdan bir süre sonra antikor sayısını arttırmak için ikinci doz yapılıyor. Bazı uzmanlar, antikor sayısının ilerleyen zamanla beraber yine düşebileceğini ve üçüncü bir dozun da gerekebileceğini ifade ediyorlar. Aşı olduktan sonra koruyuculuğun gelişmesi bir iki hafta sürdüğü ve aynı zamanda aşılanan kişilerin virüsü bulaştırıp bulaştırmaması sorusunun cevabı hala kesin olmadığı için şimdilik maske ve mesafe kurallarına uyulmaya devam edilmesi tavsiye ediliyor.