Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu - shmyo@gelisim.edu.tr

Çocuk Gelişimi








 Çocuklarda Olumlu Benlik Algısının Gelişimi ve Etki Eden Faktörler


“KENDİNİ GERÇEKLEŞTİREN BİREYLERİN ÖZGÜR İRADESİ ORTALAMA İNSANINKİNİN ÜSTÜNDEDİR.” ( Abraham Maslow ) Benlik ve kişilik genellikle aynı anlamda kullanılan kavramlardır. Sosyal, duygusal gelişimde çoğu zaman kişilik gelişimi ile birlikte ele alınmakta ve eşdeğer görülmektedir. ( Edi; Metin, Baysal, N. Demircioğlu, H. 2016, s: 182 ) Çocuklarda benlik algısını kavrayabilmek ve anlayabilmek için yukarıda sözünü ettiğimiz iç içe geçmiş kavramların bu süreçte açıklanması gerekir.


Kişilik; Bir insanı başkalarından ayıran bedensel, zihinsel ve ruhsal özelliklerin bütünü olarak değerlendirilir. Bir başka deyişle, bir insanı nesnel, objektif ve öznel ( subjektif ) yanlarıyla diğerlerinden farklı kılan duygu, düşünce, tutum ve davranış özelliklerinin tümü anlaşılır. ( Köknel, Ö. 1986, s:21 )
Ayırt edici özellik yaklaşımına göre; Allport kişiliği “Bireyin çevresine özel uyumunu belirleyen ve özellikle uyuma yönelik bir işlevdir”. “Kişiliğin ayırt edici özelliği, onun bireyselliğidir” diye ifade eder. ( Deniz, Engin, M. 2010, s:192 )
Ayırıcı özellik, bir insanın belirli bir kişilik özelliğini ne derece gösterdiğine göre kişiyi sınıflandıran bir kişilik boyutudur.
Cüceloğlu’na göre ( 1994 ) kişilik; bireyin iç ve dış çevresiyle kurduğu ve diğer bireylerden ayırt edici, tutarlı ve yapılaşmış bir ilişki biçimidir.
Diğer bir tanıma göre kişilik; “Kişinin fiziksel ve toplumsal çevrelerle etkileşim tarzını tanımlayan ayırt edici ve belirleyici düşünce, duygu ve davranış örüntüleri olarak” tanımlanır. ( Deniz, Engin, M. 2010, s:181 )
Benlik; “Kişiliğin algı, anı, düşünme, duygulardan oluşan bölümüdür.”
( Bakırcıoğlu, R. 2002, s:15 )
Benlik kavramı, ( Self-concept ) kişiliğe biçim veren, kalıtsal ve çevresel etmenlerin ortak bir ürünüdür ve kişiliğin alt yapısını oluşturur. Gerçeği tanımak ve uyum sağlamak, çevreden gelen uyarıcıları algılamak, seçmek, saklamak, anımsamak, düşünmek, kavramları değerlendirmek, karşılaşılan engellere çözüm yolu bulmak, geleceğe ilişkin tasarılar yapmak, savunma düzeneklerini geliştirmek gibi görevleri yerine getirir. ( Aslan, E. 1994, s: 7 ) 
Benlik kavramı; benlik imgesi, benlik algısı, benlik saygısını da kapsar.
            Benlik imgesi, “Zihinsel ve fiziksel özelliklerin farkındalığıdır.” ( Edi; Metin, Baysal, N.  Demircioğlu, H. 2016 s: 182 )
Benlik algısı; “Kişinin kendi özelliklerini nasıl gördüğü ile ilgilidir.” ( Demircioğlu, H. 2016, s: 182 )
Benlik saygısı ise; “Kişinin kendi özelliklerini nasıl gördüğü ve zihinsel, fiziksel özelliklerinin farkında olup, kendisini değerlendirmesidir.”
Benlik imgesi; “Bireyin ne olduğu; benlik algısı ise olmayı arzu ettiği ya da varsaydığı benliktir.” ( Demircioğlu, H. 2016 s: 182 )  Benlik saygısı aynı zamanda da kendisini yetenekli, önemli, başarılı ve değerli algılama derecesidir.
“Benlik saygısı ( öz saygı ) özünde kişinin kendisine olan saygısıdır. Öz saygı farklı ve zıt kurumsal anlam içeren üç ana kavramla açıklanabilir. - Kendini kabul – Yeterlilik duygusu – Kendisini beğenme.” ( Ergin, T. 1999, s: 4 )
Kısaca; “Benlik, bireylerin çeşitli kişilik özelliklerinin kendinde bulunma derecesi hakkındaki değerlendirmelerin tümüdür.” ( Edi; Metin, Baysal, N.  Demircioğlu, H. 2016, s: 182 ) Ben kimim? sorusuna verdiğimiz her cevap bizim benlik kavramımızı oluşturur.
  
2.
            Kişiyi kişi yapan, başkalarından ayıran; duygu, tutum ve davranışların örgütlenmiş bütünüdür.  İnsanın kendi benliğini anlama ve kavrama biçimi olarak tanımlanır. Benlik kavramında önemli olan durum, kişinin kendisini doğru ve gerçekçi olarak değerlendirmesi ve görmesidir. Harter’a göre; benlik kavramı, bireyin kendisini tanımlayan değerler bütünüdür. ( Edi; Metin, Baysal, N.  Demircioğlu, H. 2016, s: 182 )
            Çocuk; bebeklikten, yetişkinliğe kadar yakın çevresi ( anne, baba, teyze, halı, dayı, amca, akran, okul, vb. ) ile etkileşim içerisinde iken, bir taraftan da sosyal duygusal gelişimini sürdürür, diğer taraftan kişilik yapısı şekil almaya başlar.
            Kişilik yapısının şekillenmesinde ve benlik algısının ( öz saygısının ) gelişmesinde en önemli unsur, ailenin tutum ve davranışları olurken; toplumsal yaşamın kabul ettiği sosyal yapı, normlar-değerler benlik algısının gelişmesinde çok büyük bir role sahiptir.
            “Kalıtımsal ( biyolojik ) temelli olan mizaç, bireysel farklara işaret etmekle birlikte nispeten kalıcı ve değişmez özellik gösterir. Mizacın ne kadarının kalıtsal özelliklerle ve ne kadarının yaşantılar sonucunda oluştuğu tam olarak bilinmese de çocuğun dünya ile kurduğu etkileşimi oldukça etkiler. “ ( Zembat, R. ve diğerleri 2018, s: 550 ) Bu etkileşimin birey üzerindeki etkisi kadar, bireyin kendine ilişkin görüşlerinin de şekillenmesine etki eder.    
            Karakter ise; Kişiliğin ahlâkî yönü olup, çocuk gelişimini sürdürürken aile, okul ve çevresinden aldığı etkileşimle benlik algısı, benlik imgesi ve dolayısıyla benlik saygısı gelişir.    
            Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinde; en alttan en üste şu sıralama yapılmıştır.
Her şeyden önce yaşamsal bir öneme sahip olan fizyolojik ihtiyaçların ( beslenme, barınma, uyuma, nefes alma ) karşılanması. Bu yetmez…
            Bireyin güven içinde olma ihtiyacı; ait olma, sevme, sevilme ihtiyacı, değer görme, saygınlık ihtiyacı ( kendine saygı, güven, başarı, diğerlerinin saygısını kazanma ve karşısındakine duyulan saygı ) insana özgü gereksinimlerin, ihtiyaçlar hiyerarşisindeki en gelişmiş ve insani güdünün, kişinin var olabileceği en iyi birey olma anlamına gelen “kendini gerçekleştirme” olduğunu belirtmiştir. 
            Maslow, güdüleri basamaklı bir yapı içinde görür ve insanların alt basamaktaki gereksinimini giderir gidermez üst aşamadaki güdülerini doyurmaya yöneleceğini ifade eder. En sonunda bireyin ulaştığı en yüksek nokta yukarıda da söylediğimiz gibi kendini gerçekleştirme noktasıdır.                   
            Maslow’a göre; yapılması gereken en önemli şey, bireyin; kendini gerçekleştirme aşamasına gelmesinin önündeki engelleri ortadan kaldırmasına yardım etmektir. ( Akt; Aydoğan, Y. Özyürek, A.   Akduman, Gültekin, G. 2017, s: 184 )  
            Çocuğun kendi düşüncelerini, duygularını, ihtiyaçlarını, gücünü tanıyabilmesi ve tanımlayabilmesi; ana-babaların çocukları ile kurdukları ilişkiler, ana-baba tutum ve davranışları, ödül, ceza, disiplin kuralları, çocukları ile kurdukları iletişim, açık ve örtülü bir şekilde öğrettikleri her şey çocukların öz benliklerinin gelişmesinde çok önemli bir rol oynar.
            Çocuklar, bu etkileşimlerle sosyal ve duygusal becerilerini geliştirirken öz farkındalık, öz denetimleri de katlanarak artar. Çocuk üzerinde olumlu veya olumsuz benlik algısı gelişir. Ana-baba tutumlarının olumlu ve olumsuz benlik algısının gelişmesindeki rolü aşağıda açıklanmaya çalışılmıştır.
çocuk ve aile

3.    
            1. Aşırı Sert ve Otoriter Aile:
            Bu tür ailelerde çocuğun yaptığı her şey göze batar ve çocuk sürekli ceza görür. Çocuk, belki anne babayı kızdırırım ve ceza görürüm düşüncesiyle kendi düşüncelerini söyleyemez. Evde söz hakkı yoktur, tek otorite anne babadır.
            Bu çocuklar, ileriki yaşlarda olumsuz ve itaatsiz davranışlar veya pısırık, otorite karşısında sinen, kendi duygu ve düşüncelerini ifade edemeyen bir kişilik geliştirebilirler. Yaratıcı değillerdir. İnsanlara karşı hoşgörülü olamazlar. Zira insanlar hata yapamazlar, hata yapan kişi ceza görmelidir düşüncesiyle davranırlar. Aşırı mükemmeliyetçidirler ve yapılan işlerde mükemmeli ararlar.
            2. Aşırı Hoşgörülü Aile:
            Bu tür aile ortamında yetişen çocuklar gerçek hayatı tanıyamazlar ve belli kuralları kazanamazlar. Çocuklar ileriki yaşamlarında ailelerinden gördüğü hoşgörüyü arkadaşlarından, iş arkadaşlarından, amirlerinden ve hatta eşlerinden beklerler. Sonuç istedikleri gibi olmadığında hayal kırıklığına uğrayıp, çabuk kırılırlar. Tutarsız davranışlar sergilerler ve eleştiriye açık olmadıkları için kendilerini geliştiremezler.
            3.  Aşırı Koruyucu Aile:
            Bu tür aile ortamlarında yetişen çocukların temel güven duyguları gelişmediği için gerçek hayatın içine atıldıklarında şaşkın ve ürkektirler. Almaları gereken kararlarda sürekli etraflarında birilerini ararlar. Buldukları kişiler her zaman olumlu kişiler olamamaktadır. Ailenin olmadığı durumlarda sürekli bir bocalama içindedirler. Karşılaştığı sorunlarla başa çıkamayacağına inanır ve sürekli hata yapma eğilimi içindedir.
            4. Tutarsız Aile:
            Bu tür davranış modeli sergileyen ailelerin davranışlarında tutarsızlık vardır. Çocuğun yaptığı bir davranış bazen çok sert bir tepki alabilirken, bazen de çok olumlu olarak karşılanabilmektedir. Çocuk ne zaman, nerede, ne yapacağını bilemez. Kendine ve çevresine karşı güven duyamaz ve tutarlı bir kişilik geliştiremez.
            İleriki yaşamlarında çevrelerindeki insanlara güven duyamazlar. Kendi görüş ve düşüncelerini aktaramazlar, düşüncelerini uygulamaya koyamazlar. Toplumda oldukça fazla bilinen dalkavukluk ya da “gelene ağam, gidene paşam” davranışı içinde, bir başka deyişle “nabza göre şerbet verme” eğiliminde olabilirler.
            5. Demokratik Aile:
            Bu tür ailelerde çocuğa olumlu davranışlar sergilenir. Çocuk nerede, ne zaman, ne yapacağını, nasıl davranacağını bilir. Hangi durumlarda ceza alacağını, hangi durumlarda ödüllendirileceğini bilir. Çocukta belli kurallar dahilinde serbestlik vardır ve kuralların konulma nedeni ve mantıklı açıklaması yapılmıştır.  Körü körüne kurallara uyması beklenmez.
            Demokratik ortamlarda yetişen çocuklar hoşgörülü ve yaratıcıdırlar. Hataların cezalandırmak için değil, daha iyi ve olumlu şeyler yapmada önemli olduğundan hareket ederek etrafındaki insanlara sevgi ile yaklaşırlar. Bu kişiler yeniliklere ve yeni şeyler üretmeye açıktırlar, yaratıcı yönleri gelişmiştir. Kendilerine güvenleri tamdır ve duydukları bu güven, çevrelerindeki insanlara da güvenmeyi zorunlu kılar. Saygı, sevgi ve kabul ana özellikleridir. Mesleklerinde kararlıdırlar.
            Güçlüklerle mücadele etmeyi bildiklerinden, zorlanma karşısında hayal kırıklığına uğramayıp mücadelelerini sürdürürler. Başkalarının haklarına saygı duydukları için kendi haklarını da sonuna kadar savunurlar.
 
4.
             Demokratik aile ortamında yetişen çocuklar özgür düşünme ve düşüncelerini dile getirme hakkına sahip olduğu için, yeni şeyler ürettiklerinde teşvik görmekte, destek olunmaktadır. Aldığı bu destek ve güven çocuğun yaratıcılığını geliştirmektedir.  Demokratik aile tutumu, olumlu benlik algısı açısından en tutarlı aile modelidir.
 
         “Bir İnsanın Anavatanı, Çocukluğudur.” (Epictetus)
           
Öğr. Gör. Selma ÖZUSLU ÜNAL
 
 
 
 
KAYNAKÇA:
 
            *Aslan, E. (1994) Benlik Kavramı ve Bireyin Yaşamındaki Etkileri. İstanbul: M.Ü. Atatürk Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Dergisi, Sayı 4:  Yıl: 1994
            *Aydoğan, Y.  Özyürek, A.  Akduman, Gültekin, G. (2017) Erken Çocukluk Döneminde Gelişim. 2. Baskı, Ankara: Vize Yayıncılık
            *Bakırcıoğlu, R. (2002) Çocuk Ruh Sağlığı ve Uyum Bozuklukları. Ankara: Anı Yayıncılık
            *Cüceloğlu, D. (1992) İnsan ve Davranışı. İstanbul: Remzi Kitapevi
            *Deniz, Engin, M. (2010) Erken Çocukluk Döneminde Gelişim. Genişletilmiş 2. Baskı, Ankara: Maya Akademi
            *Edi; Metin, Baysal, N. Demircioğlu, H. (2016) Doğum Öncesinden Ergenliğe Çocuk Gelişimi. Ankara: Pegem Akademi Yayınları.
            *Ergin, T. (1999) Özel Eğitim Gerektiren Çocuklarda Görülen Davranış Bozuklukları Eğitimi. Doktora Ders Ödevi, İstanbul.
            *Köknel, Ö. (1986) Kişilik. 7. Baskı, İstanbul: Altın Kitapları Yayınevi
            *Turan, F.  Yükselen, İpek, A. (2015) Her Yönüyle Okul Öncesi Eğitim-1. Çocuk Gelişimi, Okul Öncesi Döneminde Gelişim. 2. Baskı. Ankara: Hedef Yayıncılık 
            *Tuzcuoğlu, N. (199) Ders Notları
            *Ulusoy, A.  Aytar, Güngör, A.  Akyol, Köksal, A.  Subaşı, G.  Ünver, Bağcıoğlu, G. Erdamar, Koç, G. (2015) Gelişim ve Öğrenme Psikolojisi. 8. Baskı, Ankara: Anı Yayıncılık
            *Zembat, R.  Koçyiğit, S.  Yavuz, Akşin, E.  Tunçeli, H. İ. (2018) Çocukların Benlik Algısı, Mizaç ve Sosyal Becerileri Arasındaki İlişkiler. Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi, 7(1) , 548-567