Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu - shmyo@gelisim.edu.tr

Laboratuvar Teknolojisi








 Uzun Süreli Uçak Yolculuğu ve Biyokimyasal Etkileri


İstanbul Gelişim Üniversitesi Laboratuvar Teknolojisi Programı Başkanı Öğr. Gör. Ecem Baykal, "uzun süreli uçak yolculuklarının insan sağlığına etkileri" hakkında önemli bilgiler verdi.


Öğr. Gör. Ecem Baykal; uzun süreli uçak yolculuklarının, kişilerin sağlık durumlarını olumsuz yönde etkileyebileceğini ve bu riskleri göz önüne alarak uçuş planı yapmaları gerektiğini ifade etti.

Uzun süreli uçak yolculukları ve etkileri hakkında detaylı açıklamalarda bulunan Baykal, sözlerine şu şekilde devam etti:

"Uçak ile yolculuk yapmak bazı insanlar için konforlu ve eğlenceli bir deneyimken bazı insanlar için stres dolu bir deneyimdir. Stres beraberinde; tansiyon, endişeyle karışık sinirlilik hali, dispne (solunum güçlüğü), kardiyovasküler problemler gibi komplikasyonlara yol açabilmektedir. Bu komplikasyonların tek nedenini strese bağlamak doğru değildir. Uçuş esnasında ortamın ve kişinin fiziksel koşulları, kat edilen mesafeye bağlı olarak değişen vücudun sirkadiyen ritmi (vücut saati) de kişide dengesizliklere yol açabilmektedir. Sirkadiyen ritmin düzenliliği zaman ile ilişkilidir. Uzun süreli yolculuklarda Jet lag adı verilen sirkadiyen ritmin değişmesine bağlı olarak gerçekleşen olay; kişide bitkinliğe, huzursuzluğa, uykusuzluğa, mide bozukluklarına ve hafif kafa karışıklıklarına sebep olabilmektedir. Kişi; birçok saat dilimini geçerek vardığı ülkenin yerel saatine uyum sağlamaya çalışırken bu belirtileri yaşamak durumunda kalabilir. Kuzeye veya güneye doğru yapılan yolculuklar da saat dilimi değişmediğinden çok fazla yapısal rahatsızlık gözlemlenmez"

"Doğu ya da batıya doğru yapılan seyahatlerde ise meridyen değişikliğine bağlı olarak saat dilimi değiştiği için kişi bu belirtileri çok fazla yaşayabilir. Özellikle hormon salgılama ritmi seyahat edilen yerdeki yerel saate uyumlu değilse kişide istenmeyen fizyolojik değişiklikler görülebilir. Örneğin;  yemek öğünleri günün değişik vakitlerinde yenilirse, kan şeker seviyesinde değişiklikler saptanır. Bu duruma benzer şekilde ilaçların kinetik olarak etki göstermesi de ilacın kullanıldığı saate göre değişkenlik gösterebilir. Bu nedenle, ilaç tedavisi gören yolcular kendi ülkelerine yakın zamanda dönüş yapacaklarsa ilaç alacakları vakitleri kendi ülkelerinin saatine göre ayarlamalıdırlar"
 
"Uzun süreli uçak yolculukları, hareketsiz kalmaya bağlı olarak hipoksiye (kandaki oksijen seviyesinin düşmesi) sebep olabilmektedir. Kişi; uzun süre hareketsiz kaldığında akciğerlerin üst taraflarına hava çok gider fakat kanlanma az miktarda olur. Diğer bir yandan da akciğerlerin alt taraflarına çok hava ulaşmaz fakat kanlanma çok miktarda olur. Akciğerin hava alıp, kan alamayan kısımlarının ölü mekanı genişletmekten farkı yoktur. Yeterince hava alamayıp kan alan hava keseciği ise kardiyovasküler sistemde oksijensiz kan dolaşımına sebep olmaktadır. Hava – kan ilişkisindeki bu düzensizlikler kandaki kısmi oksijen basıncının düşmesine yol açmaktadır. Kısmi oksijen basıncının düşmesine bağlı olarak kişilerde; nefes darlığı, görme bozukluğu, bilinç kaybı gibi etkiler ortaya çıkabilir. Kişi; bu rahatsızlıkların önüne geçebilmek için yorucu olmayan ezgersizler yapmalıdır"

"Uçak yolculuklarında artan irtifaya bağlı olarak gazların genleşmesinde artış gözlemlenmektedir. Uzun süreli oturma veya dar kıyafetlerin yol açtığı baskı bu genleşmenin vücuttaki etkisini ağırlaştırmaktadır. Bu gaz genleşmelerinin etkisiyle diyafram hareketleri etkilenir ki bu da solunumu güçleştirmektedir. Ayrıca gaz genleşmeleri kişinin sindirim sistemini de olumsuz yönde etkileyebilmekte ve şiddetli gaz sancılarına yol açabilmektedir.Kişi; sindirim sistemi rahatsızlıklarından korunmak için uçuştan hemen önce ve uçuş sırasında fasulye, bezelye, lahana gibi yiyecekler ve gazlı içecekleri tüketmekten kaçınmalıdır. Uçak kabinindeki nem oranı düşük seviyelerde seyretmektedir. Bu kuru hava özellikle oksijen seviyesinin düşük olduğu durumlarda su kaybına neden olabilmektedir. Ağır su kayıpları yaşlılarda kalp krizi ve beyin dolaşımında hasar gibi riskleri beraberinde getirmektedir. Alkol ve kahve diüretik (idrar söktürücü) etkiye sahip olduklarından sıvı kaybını önemli ölçüde arttırmaktadırlar. Bu sebeple kişilerin uçuş öncesi ve uçuş sırasında bu tarz içecekleri tüketmemesi ve bol bol su içmesi gerekmektedir"

"Kişi; uzun süreli uçak yolculuğu yapacaksa bu konuda iyi bir şekilde bilinçlenmelidir. Uçuş öncesi ve uçuş sırasında doğru bir beslenme planlamalı, havalimanlarındaki uzun bekleyişler ve uçuş sırasında yorucu olmayan egzersizler yapmalıdır. Stresin de beraberinde getirebileceği rahatsızlıklar göz önünde bulundurularak uçak korkusu olan kişiler stres ile baş edebilme konusunda gerekiyorsa profesyonel destek almalıdır"