Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu - shmyo@gelisim.edu.tr

Ameliyathane Hizmetleri








 Stres Yapma, İmmün Askerlerini Yıkma


İstanbul Gelişim Üniversitesi (İGÜ) Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu (SHMYO) Öğr. Gör. Sibel Haklı, “Kontrollü stres insanları diri tutar. Aşırısı bağışıklık sistemini çökertir” dedi.



Dünyayı etkisi altına alan Covid-19’un tüm insanların tek gündemi haline geldiğini belirtti. Haklı "Günümüzde global bir milat olma özelliğine sahip olan Covid-19, ilk vaka bildiriminden beri, küresel ve hızlı bir yayılma göstermiş hayatı temel göstergelerde ve detaylarda etkilemiş ve değiştirmeye başlamıştır. Salgına dayalı değişim, düşünme ve yaşama tarzını etkilemektedir. Ekonomi, eğitim, idari, siyasi, askeri kurumlar ve sistemler dâhil hayatın tümü, çalışma, ulaşım ve tüketim, iletişim algılar nedeniyle değişmektedir. Birçok belirsiz durumun yaşandığı bu salgın sürecinde, bireylerde yoğun bir stres ortaya çıkmaktadır. Salgın sürecinde algılanan stres düzeyinin yüksekliği, insan bağışıklığı tarafından bilinmeyen Covid-19’un yaratacağı olumsuz etkileri artırabilir. İnsan hayatının tehdit altında olduğu Covid-19 salgınında kişiler sadece fizyolojik olarak değil psikolojik ve toplumsal yönden de derinden etkilenmektedir" dedi.

Öğr. Gör. Sibel Haklı, açıklamasına şöyle devam etti:

"Stres, organizmaya baskı yapan herhangi bir değişime karşı organizmanın verdiği tepki olarak tanımlanmaktadır (Selye, 1973). Lazarus ve Folkman (1984) stresi, çevre ile etkileşime bağlı ortaya çıkan tehlike halinin birey tarafından yorumlanması şeklinde ele almaktadır. Stres, akut dediğimiz kısa süreli ve kronik uzun süreli olarak ayrılmaktadır. Kısa süreli ortaya çıkan stresin organizmanın tehlikeye hazır hale gelmesini sağlayıp koruyucu olmaktadır. Kronik stres ise birçok hastalığa neden olmakta, immün koruyucu hücrelerin işlevini azaltarak, bağışıklık sistemini baskılayıcı rol oynamaktadır."

Öğr. Gör. Sibel Haklı, birçok belirsizliğin yaşandığı bu salgında bazı bireylerde, beyin daha çok stres hormonu salgılamakta, aşırı stres ise bağışıklık sistemini olumsuz etkilemekte, farkında olmadan kişi korktuğu şeyi davet ettiği konusuna dikkat çekti. Bütün çalışmalar, bağışıklık sistemi baskılandığında virüsün bulaşma ve hastalık oluşturma yeteneğinin arttığını göstermektedir. Bu durum, virüse karşı savaşmak yerine farkında olmadan virüse daha yatkın hale gelmek demektir. Vücut anlık bir stresi bile birkaç saatte ancak tamponlayabilmektedir. Kaygı kontrol altına alınamadığında kronik yüksek stres tablosu ortaya çıkmaktadır. Stres, kortizol dediğimiz stres hormonunun daha fazla üretilmesine sebep oluyor. Aslında kortizol az miktarlarda salgılandığında enflamasyonu önleyerek bağışıklığa iyi geliyor ama strese bağlı sürekli salındığında vücudumuz, kanda çok fazla kortizol bulunmasına alışıyor ve zarar vermeye başlıyor. Üstelik aşırı kortizol birçok organ için olduğu gibi beyin için de çok zararlı; yüksek seviyelerde kortizol beyni yıpratabilir, onun düzgün çalışma yeteneğini bozar. Sinir hücreleri (nöron) arasındaki bağlantıların (sinaps) düzenlenmesini bozabilir, bu da kişilerde asosyalliğe ve sosyal etkileşimlerde azalmaya neden olabilir. Kronik stres, beynin hafıza ve öğrenmeden sorumlu bölgesi olan korteks üzerinde baskılayıcı bir etkiye sahiptir. Bu da öğrenme yeteneğini azaltabilir. Bu koşullar aynı zamanda damar direncinin artması, mide bağırsak salgılarının bozulması, cilt bütünlüğünün strese girmesi ve dermatitlere, sonuç olarak bağışıklık sisteminin baskılanmasına giden bir zincirleme soruna sebep olmaktadır. Strese bağlı uzun süre “savaş veya kaç” psikolojisi içinde olan kişilerde artık enerji kaynakları da tükendiğinden bağışıklık sistemi çökmekte, kişinin yatkınlığı olan bazı hastalıklar ortaya çıkmaktadır.

"Virüslerin yol açtığı enfeksiyon hastalıkları eski çağlardan beri bilinen ve insanları etkileyen önemli bir toplum sağlığı sorunudur. Covid-19, insan ve hayvanlarda hastalığa neden olan büyük bir virüs ailesinin parçasıdır. Covid-19’un neden olduğu hastalık, yüksek ateş, öksürük, baş ağrısı, halsizlik, boğaz ağrısı, ishal belirtileri gösterir, yüksek morbidite ve mortalite oranları ile tanımlanmaktadır. Bu salgınlar sonucunda, sağlığın bozulması, iş kaybı, eğitim sorunları, hastane başvurularında artış ve ölüm görülebilmektedir. Yaşamı tehdit eden bu salgınlar kişilerde içe kapanma ve diğer insanlarla araya mesafe koyma davranışını artırmaktadır. Hastalıktan kaçınmak ya da hastalığın kendisine bulaşmasını engellemek üzere alınan izolasyon önlemleri ve karantina, insanlarda korku hissetmelerine, umutsuz ve yalnız yaşamalarına neden olmaktadır. Covid-19’lu bireylerde kalıcı kronik yorgunluk ve depresyon atakları, davranış bozuklukları, hasta olmayan bireylerde ise 1/3’nün duygu durum bozukluğu, nadiren psikoz ve daha az olarak da demans tablosu bildirilmiştir. Hastalığı yaşayan bireylerde ölüm korkusu, yalnızlık, çaresizlik ve damgalanma hissi yaşamalarına yol açmaktadır. Küresel bildirilerde artan aile için şiddet ve boşanmalar, tahammülsüzlük, nefret, ben merkezli yaklaşımların yükselişi gibi durumlar görülmektedir. Salgın nedeniyle psikolojisi zarar gören kişiler ve salgından olumsuz etkilenenler oldukça büyük bir kitleyi oluşturmaktadır. Ancak bu salgında devamlı olarak güçlü korunma davranışı gösteren, yüksek korku ve umut dengesi kurarak, yeni düşünce, algılama ve hayat tarzına açık hale gelen bireylerde daha az zararla daha güçlü bağışıklıkla bu yeni salgın durumunu şikâyet etmeden yaşamaktadırlar."

"Koronaya yakalanma korkusu yaşayan bireylerin bu anksiyete ve stresi kontrol edebilmeleri için zihinsel ve fiziksel egzersiz, anlamlı hobiler edinmek, çalışmak, yeni bilgiler edinmek, Covid-19 hakkında bilgilenmek önemlidir. Süreçten olumlu bir “kazanılmış değişim” ile çıkabilmek ve kazançlı bir süreç yönetimi yapabilmek için, farkındalık düzeyini yüksek tutmak, vakalardan bilimsel dersler çıkarmak, sağlıklı beslenme, uyku düzeni, olumlu düşünme ile “Stres var panik yok” yaklaşımı ve kontrollü kaygı şarttır. Bilimsel tedbir almak, korunmak ve kronik strese ulaşmadan, stresimizi kontrol altına alabilmek gereklidir. Yeni normallerin yaşantıyı güçlü, güvenli, sağlıklı kılacağı unutulmamalıdır."