Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu - shmyo@gelisim.edu.tr


 17 Nisan Dünya Hemofili Günü

İstanbul Gelişim Üniversitesi (İGÜ), Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu (SHMYO), Patoloji Laboratuvar Teknikleri Program Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Cem Horozoğlu 17 Nisan Dünya Hemofili Günü hakkında bilgi verdi.
Bazı insanlar kanama bozukluğu (doğuştan) ile doğarlar, böylece vücudun kan damarı yaralanmasına ve kanamaya (hemostaz) karşı doğal tepkisi düzgün çalışmaz. Bu kanama bozukluklarının çoğu kalıtsal olarak ebeveynlerden geçmektedir. Bu hastalık spektrumunun en başında hemofili hastalığı gelmektedir.  Dünyanın çeşitli ülkelerinde 17 Nisan günü "Dünya Hemofili Günü" olarak kabul edilmekte ve bu hastalığın topluma tanıtılması ve hastaların sorunlarının çözümüne yönelik çeşitli toplantı ve organizasyonlar gerçekleştirilmektedir. “Dünya Hemofili Günü” İlk kez 1989 yılında gerçekleştirilmiştir.” Bu hastalıkta kadınlar çoğu zaman taşıyıcıdır (farklı genetik mekanizmalar sebebiyle literatürde dişi genotipte benzer bulguların alındığı veriler mevcuttur). Taşıyıcı olan bir annenin erkek çocuğuna %50 oranında hemofili hastalığını geçirme olasılığı vardır. Hemofili hastalığı asla bulaşıcı değildir.

Hemofili nadir ve ciddi kronik bir hastalıktır. Dünyadaki 10.000 kişiden 1'i hemofili hastasıdır. Hemofili hastalarının çoğu hala teşhis edilmemektedir veya yetersiz tedavi edilmektedir. Tedavi edildiğinde bile, insanlar çoğunlukla eklemlerdeki kanamalar nedeniyle kronik ağrı ve sınırlı hareketlilikten muzdarip olmakta ve tedavi edilmezse genç yaşta mortalite sebebidir.

Hemofili, pıhtılaşma faktörü aktivitesi normalin% 1 ila% 5'i arasındayken "orta" ve ilgili pıhtılaşma faktörü aktivitesi% 5'ten büyük fakat normalden az olduğunda "hafif" olarak adlandırılır. Hemofili hastalarının yaklaşık% 30-50'si (hemofili tipine bağlı olarak) ciddi hastalıklara sahiptir ve ayda birkaç kez kanama tedavisi gerektirebilir (özellikle puberte sonrası kadınlarda). Hemofili A olan hastaların kan pıhtılaşma proteini Faktör VIII (FVIII) 'de hiç azalmamış veya kusurlu protein üretimi yoktur. Hemofili B'si olanlarda Faktör IX (FIX) ile benzer bozukluklar vardır. Etkilenen pıhtılaşma faktörünün (FVIII veya FIX) aktivitesi normalin% 1'inden az olduğunda hemofili'nin "şiddetli" olarak ifade edilmektedir. Şiddetli hemofili vakalarında genellikle bulgular yaşamın ilk yıllarında ortaya çıkar. Çocuğun bağımsız hareket etmesiyle birlikte ekstremite ve eklemlerin travmatize olan durumları kanama açısından risk arz eder.

 Genellikle bu durum sonrasında presemptomatik tedavi uygulanmasına karşın uzun vadeli tedavi planlaması yapılmazsa kalıcı hasar ve sakatlıklara sebebiyet verebilmektedir. Sadece sert dokularda değil aynı zamanda kas ve yumuşak doku (gastrointestinal sistem gibi) hasarıda söz konusu olan bu hastalıkta yaşamı hatta uzuv’u tehdit edici kanamalar oluşabilmektedir. Çoğu zaman medikal tedavi için gerekli küçük-orta cerrahi girişiler kontrolsüz kanama odaklarının oluşabilmesine sebebiyet vermekle birlikte yara iyileşmesi açısından da hastalardan düşük cevap alınmaktadır.  Kaslarda, yumuşak dokularda, gastrointestinal sistemde ve hatta beyinde diğer hafif, orta veya hatta yaşam veya uzuv tehdit edici kanamalar oluşabilir. Ek olarak, travma, büyük cerrahi, diş çekimleri veya diğer küçük cerrahi girişimler, ilişkili kanamayı yönetmek için tıbbi tedaviyi gerektirir. 

Her iki hemofili tipini ayrı şekilde ele alırsak;

Hemofili A
Her 5000 erkekten yaklaşık bir tanesi hemofili A ile doğmaktadır. A. Hemofili, "X'e bağlı resesif koşul" resesif durumu olarak adlandırılır, bu da hatalı FVIII geninin "dişi" veya "X" kromozomunda bulunduğu anlamına gelir. Hemofili hastası bir erkeğin kızı her zaman hemofili taşıyıcısı olacaktır (geni taşır ve çoğunlukla etkilenmez, ancak bazı taşıyıcılar hafif hemofili formunda hafif semptomlar yaşayabilir, örneğin ağır dönemler, büyük travma veya büyük bir ameliyattan sonra daha fazla kanamaya neden olabilir) . Kusurlu geni taşıyan bir kadının oğulları, hemofili muzdarip olma riskini% 50 alacaktır. Aynı kadının kızları, hemofili taşıyıcısı olma riskinin% 50'sine sahip olacaktır.

Hemofili B
Hemofili B, hemofili A ile aynı şekilde kalıtsaldır, ancak beş kat daha az yaygındır. Klinik semptomlar hemofili A'ya benzer ve sadece bir kan testi hastanın hemofili A mı yoksa B mi olduğunu gösterebilir. Bazen Noel hastalığı olarak da literatürde yer almaktadır.
 
 
Hemofilide Tedavi Modelleri ve Yeni Gelişmeler
Hemofili A veya B'ye sahip çoğu hasta, eksik pıhtılaşma faktörünü, plazmadan elde edilen veya rekombinant teknoloji kullanılarak geliştirilen FVIII veya FIX ile değiştirerek tedavi edilir. Hemofili tedavisinin en korkulan komplikasyonlarından biri, bir maddenin etkisini bağlayan ve nötrleştiren vücut tarafından geliştirilen proteinlerin geliştirilmesidir. Bunu bir direnç mekanizması olarak ele alabilir. Hemofili inhibitörleri olarak FVIII veya FIX olarak da bilinen antikorlar, eksik pıhtılaşma faktörü ile replasman tedavisinden sonra hemofili hastalarında gelişebilir. İnhibitörler, hemofili A'nın% 30'unda ve hemofili B hastalarının% 3-5'inde görülür. Bu antikorların çoğu çocukluk döneminde gelişir. Klinik olarak, çoğu inhibitör, hastalar FVIII veya FIX ile standart replasman tedavisine cevap vermediğinde tespit edilir. Standart replasman tedavileri işe yaramadığından, inhibitörlü hemofili hastalarının yönetimi zordur. Antikor tarafından inhibe edilen pıhtılaşma işlemini atlayan ajanlar, inhibitör hastalarını tedavi etmek için kullanılabilmektedir. Bu tedavilerin dışında Türkiye Hemofili Federasyonu Genel Başkanı Prof. Dr. Kaan Kavaklı hocamız ve ekibinin bir çok ülkeden partner ekipler ile gen tedavisi yönünde çalışmalarda bulunmaktadır. Ülkemizde birincil kaynaklı gen tedavi modellerinin geliştirilmesi ve klinik uygulamaları için; Öncelikle hasta yaşının 18 yaşından büyük olması yani erişkin, Ağır hemofili hastası olması (Hemofili-A için <%1, Hemofili-B için <%2), gen tedavisi sürecindeki risklerin bilincinde olması ve yazılı onayı alınmış, Karaciğer fonksiyon testleri normal ve Hepatit-B / Hepatit-C enfekte olmayan aynı zamanda adenovirus antikor testinin negatif olan hasta gruplarında gen tedavisi açısından federasyonda deneysel çalışmalar hız kesmeden devam etmektedir.
 
Kaynaklar
1)Zimmerman B, Valentino LA. Hemophilia: in review. Pediatr Rev. 2013
Jul;34(7):289-94; quiz 295. doi: 10.1542/pir.34-7-289. Review. PubMed PMID:
23818083.
2) Santagostino E, Fasulo MR. Hemophilia a and hemophilia B: different types of
diseases? Semin Thromb Hemost. 2013 Oct;39(7):697-701. doi:
10.1055/s-0033-1353996. Epub 2013 Sep 8. Review. PubMed PMID: 24014073.
3) Franchini M, Mannucci PM. Acquired haemophilia A: a 2013 update. Thromb
Haemost. 2013 Dec;110(6):1114-20. doi: 10.1160/TH13-05-0363. Epub 2013 Sep 5. Review. PubMed PMID: 24008306.
4) https://www.hemofilifederasyonu.org ,T.C. Erişim Tarihi: 16.04.2016- 17:04


Haberler

Tüm Haberler